Mevsim geçişlerinde ciltte kuruluk ve kaşıntı kendini gösterebilir. Özellikle kış aylarında aşırı soğukların etkisiyle bu durum daha sık karşımıza çıkar..
Soğuk hava, düşük nem oranı ve rüzgar cildin nem dengesini bozarak kuruluğa yol açabilir. Özellikle soğuk havaya uzun süre maruz kalmak, açık havada çalışmak veya rüzgarlı havalarda cildi korumasız bırakmak bu durumu daha da kötüleştirebilir. Ayrıca yeterince su içmemek ve cildi koruyacak vitaminlerden yoksun olmak da ciltte kuruluk ve kaşıntıya sebep olabilir.
Beslenme alışkanlıkları cilt sağlığını doğrudan etkiler. Yetersiz su tüketimi, aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdalar cildin nem kaybetmesine neden olabilir. Özellikle A, C, E vitamini ve omega-3 yağ asitlerinden yetersiz bir diyet, cildin elastikiyetini kaybetmesine ve kurumasına yol açar.
Cilt kuruluğuna sebep olabilecek beslenme problemleri şunlardır:
- Az su içmek: Hücrelerin yenilenmesini engeller ve ciltte çatlaklar oluşturabilir.
- Kafein ve alkol tüketimi: Vücudu susuz bırakarak cildi kurutur. Su içek yerine çay- kahve içmek en sık rastlanılan yanlış alışkanlıklardandır.
- Aşırı şeker ve işlenmiş gıdalar: Kolajen yapısını bozarak ciltte hassasiyete sebep olur.
- Omega-3 eksikliği: Cildin yumuşak ve esnek kalmasını sağlar. Bu eksiklikte ciltte kuruluk artar.
Ciltteki kuruluk ve kaşıntı, bazen sadece dış etkenlerden kaynaklanmaz. Böbrek hastalıkları da bu tür belirtilerle kendini gösterebilir. Kronik böbrek hastalığı (KBH), vücutta toksin birikmesine yol açarak cildin kurumasına neden olabilir. Bu tür belirtiler sürekli hale geliyorsa sadece mevsimsel etkiler veya beslenme eksikliklerine bağlamak yeterli olmayabilir.
Böbrek hastalıkları genellikle sinsi ilerler ve erken dönemde belirgin belirtiler vermez. Ciltteki kuruluk basit bir problem gibi görünse de vücudumuz bizi uyarıyor olabilir. Erken teşhis böbrek hastalıklarının ilerlemesini durdurabilir ve genel sağlığınızı koruyabilir. Bu nedenle, yılda bir kere yapılan kan testleri ve doktor kontrolleri böbrek sağlığınızı korumanın önemli bir yoludur.